26 Şubat 2013 Salı

ADD Isparta Basın Açıklaması “AKP’nin kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir.”



Sayı:2013/
Kod: 32–116488
Konu: “AKP’nin kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir                                                                                             26.02.2013
                                                                                                          
BASIN AÇIKLAMASI
“AKP’nin kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir.”

Cumhuriyetimizin kuruluşundan doksan yıl sonra, senaryosu Pentagonun karanlık dehlizlerinde yazılan,  İkinci Mondros Mütarekesi” İmralı adasında sahneleniyor.
Bir farkla ki Mütarekenin yapıldığı adanın ve heyetlerin adları değişik. Mondros Mütarekesi; Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey'in (Orbay) başkanlığını yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında yapılmıştı.  25 Maddeden oluşan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti'nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran; Ordu bağımsızlığını yok eden; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarım işgal hakkı sağlayan özelliklere sahipti.
İmralı Mütarekesinde, Rauf Bey'in yerini MİT Başkanı ve BDP Milletvekilleri, İtilaf Devletlerini adına Amiral Calthorp'un yerini ise, Emperyalist yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan almıştır.
Mondros Mütarekesi sonrasında, Başbakan İzzet Paşa, Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop'a teşekkür mektubu göndermişti.  Benzerliğe Bakın ki, Türkiyeli BOP Eşbaşkanı ve Öcalan karşılıklı olarak birbirlerine teşekkür mesajları iletiyorlar.
İmralı Mütarekesi görüşmelerinden dönen, işgal güçlerinin Türkiyeli temsilcileri, Öcalan'ın önceden hazırladığı ve ellerine tutuşturduğu açıklamayı okuyor. (Kandil’e ve hükümete ’de varmış)
“Bu görüşme, tarihi bir adımdır, tarihi bir süreç yaşıyoruz. Bütün taraflar, bu süreçte çok dikkatli ve duyarlı olmalıdır. Devletin elinde tutsaklar var. PKK'nin elinde de tutsaklar var. PKK, elindeki tutsaklara iyi davranmalı. Umarım en kısa zamanda ailelerine kavuşurlar”
Buradan anlıyoruz’ ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile, Devleti yıkmak, parçalamak için küresel çete tarafından kurdurulan ve finanse edilen PKK terör örgütü eşit ve eşdeğer konumda. İkisinin de elindetutsak var. PKKtutsak” elde edecek konuma yükselmiş.
Emperyalist yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan iki tarafa da “tutsaklara iyi davranın” talimatı veriyor.
Savaş Tutsağı, savaş hukukunda; “ devletlerarasındaki, savaş sırasında karşı tarafça yakalanan ya da hapsedilen kişi veya kişiler” olarak tanımlanıyor Demek ki ABD’nin lejyoneri Apo, lejyoner ordusu PKK aracılığı ile “Kürdistan” devletini kurdurmuş.
Uluslararası savaş hukukuna göre ise ; Taraflardan birinin devlet, diğerinin bir terör örgütü olduğu silahlı çatışmalar, uluslararası mahiyette olmayan silahlı çatışmalardır. Terör örgütü mensupları ve silahlı çatışmalara doğrudan / aktif olarak katılan destekçileri meşru askeri hedef olurlar. Buna karşılık bunlar, silahlı çatışma hukuku kurallarına göre ne muharip, ne de savaşçı olma koşullarını taşımadıklarından, teslim olduklarında veya sağ olarak başka bir suretle ele geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar ve silahlı çatışmanın fiilen sona ermesine kadar gözaltında tutulabilirler. Terör örgütü mensupları, üçüncü ülkelerce muharip sayılamazlar. Yakalandıklarında veya ele geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar, ulusal ceza hukukuna göre yargılanırlar” (Silahlı Çatışma Hukuku, Askeri Adalet Dergisi, Yıl 31, Sayı 116, Ocak 2003, s.45)
Bu durumda “Devletin elinde tutsaklar var. PKK'nin elinde de tutsaklar var” diyerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile PKK'yı eşdeğer ve eşit gördüklerini açıklayan şerefsizlere karşı AKP, CHP ve MHP den neden dişe dokunur bir teki gelmez?   
Türk halkını uyarıyoruz. Türk milliyetçiliğini ayakları altına aldıklarını” açıklayan başbakan;  600 yıldır haçlı ordularıyla yıkılamayan bu devleti, deliğe süpürülmemek adına, Kömür ve makarna ile aldatıp kandırdığı halka “Hazmettire hazmettire” yıkmakta kararlı. 
Teslim alınıp uçakla Türkiye'ye getirilirken, titreyerek "Ben Türk Devletine hizmet etmeye hazırım" diyen ABDullah Öcalan, bugün AKP eliyle Türkiye'yi yönetme noktasına getirilmiştir. Bu yalnızca AKP'nin Gaflet ve dalaleti değil, aynı zamanda, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda kalarak “Bölünme anayasasını meşrulaştırma“ görevini yerine getirenlerin,  ''AKP'ye yeni kredi açarak, süreçten umut beklediklerini” söyleyenlerin, AKP’ye  %50 oy verenlerin ve halen desteğini sürdürenlerinde “gaflet ve dalaleti”dir.
AKP yıkıcılığın ışığını yakmış, nerde Türkiye düşmanı varsa bu ışığın etrafında toplamaktadır.
AKP, 4. Yargı paketiyle PKK'yla takas yapmanın zeminini hazırlıyor. Anayasadan Türk milletinin çıkarılması, “Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması” için düğmeyeçoktan basıldı. Bu süreçte, yeni anayasa konusunda dört parti tam bir mutabakata varamasa da, Kılıçdaroğlu'nun İngiltere’de “yeni anayasa için büyük ölçüde uzlaşıldığını” söylemesi vahametin buutlarının ciddi ve tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Kürtçe savunma yapma hakkı da elde edildi, Kürtçe yayın yapan devlet televizyonundan sonra, Kürtçe seçmeli ders olarak Milli Eğitim müfredatına girdi. “Kalkınma Ajanları, Kent Konseyleri ve Bütünşehir yasası” ile “Kürt özerk bölgesinin” temelleri atıldı. Son olarak Kürtçenin resmi dairelerde kullanılması valilerin halk tarafından seçilmesi yasalaşırsa, son tuğlalar da konulmuş olacak.  Bu konularda, AKP, CHP ve BDP epeyce uzlaşmış durumda.
Yol haritasının sonu Bağımsız bir “KÜRDİSTAN” Devletine çıkmaktadır. Hazırlıklar bu yöndedir. Ancak gerek uluslararası güç odakları, gerekse yerli taşeronlar, şimdilik bunu erken olduğunu düşünüyorlar.
Çünkü, Türklerle birlikte yaşayarak bağımsız bir Kürt devletine doğru yürüme konusundaki tüm eksiklikleri Türkiye Cumhuriyeti’ne gidertmek istiyorlar. Güneydoğu’nun ekonomik kalkınmasını Türkiye Cumhuriyeti gerçekleştirecek, dillerinin “protez” den millî dil haline gelmesi sağlanacak. Özerk Kürdistan, Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü birikiminden yararlanacak ve gelişip serpilecek. Bu gelişmeler süreç içinde tamamlandıktan sonra ”BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN DEVLETİ” ilan ve kabul edilecek. 
Kürt kökenli yurttaşlarımız  BDP’nin gaflet ve ihaneti sonucu Cumhuriyetimize sahip çıkmazlarsa, bunun bedelini ABD’nin uşağı olarak öde­yecekler. Çünkü emperyalizm, ülkesine ihanet edenleri uşak olarak kullanır ve görevleri bitince de tarihin çöplüğüne süpürür.  Tarih bunun acı örnekleri ile doludur.      Son Söz;  “AKP’nin kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir.”  

YÖNETİM KURULU ADINA
O. Mümtaz ÇAPÇI
ADD ISPARTA ŞUBE BAŞKANI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder